6 Temmuz Pazar sabahı, güneşli ve enerjik bir Ankara sabahında gözlerimizi Gürleyik Şelalesi’nin serin sularında yüzme hayaliyle açtık. Günü doğayla iç içe geçirmek, dere boyunca yürümek, yüzmek ve unutulmaz anılar biriktirmek üzere planladığımız faaliyet için erkenden hazırlandık. Katılımcılarımızla birlikte belirlenen duraklarda bir araya geldik. Sabahın erken saatlerine rağmen araç içindeki enerji oldukça yüksekti. Herkesin heyecanı gözlerinden okunuyordu.
İlk hedefimiz, mola vermek ve ihtiyaçlarımızı gidermek üzere Ankara’nın tarihi dokusuyla öne çıkan gözde ilçesi Beypazarı’ydı. Doğal güzellikleri ve geleneksel mimarisiyle bilinen bu güzel ilçeye vardığımızda kısa bir ihtiyaç ve market molası verdik. Katılımcılarımız kahvelerini alıp hafif bir atıştırmalıkla güne enerjik bir başlangıç yaparken, bir yandan da güneşin etkisini hissettirmeye başladığını fark ettik.
Molamızın ardından tekrar servisimize binerek faaliyetimizin başlangıç noktası olan Gürleyik Mahallesi’ne doğru yola çıktık. Yol boyunca yeşilin tonları arasında ilerlerken, herkes doğanın içinde bir gün geçirmenin coşkusunu yaşıyordu. Gürleyik Mahallesi’ne ulaştığımızda henüz gün yeni başlıyor olmasına rağmen sıcak hava kendini hissettiriyordu. Katılımcılarımız için bu durum, bir an önce dereye ulaşmak adına ekstra bir motivasyon kaynağı oldu.
Köyün içinden geçen yaklaşık 2 kilometrelik kısa ama keyifli yürüyüşümüz ile resmen faaliyete başlamış olduk. Evlerin arasında köy yaşamının sade güzelliklerine tanıklık ederek ilerledik. Yolun sonunda dere kenarına vardığımızda herkesin gözü ışıldıyordu. Son hazırlıklarımızı yaptıktan sonra, gerekli güvenlik bilgilendirmelerini gerçekleştirdik ve artık suyla buluşma anı gelmişti.
Dere yürüyüşümüz, hem fiziksel olarak hem de ruhen unutulmaz bir deneyimdi. Rotamızın ilk yarısında bel hizasında seyreden suda ilerlemek nispeten kolayken, ikinci yarısında derinlik ciddi şekilde artmaya başladı. Bazı bölümlerde boyumuzu aşan kısımlarda yüzerek ilerledik. Yaklaşık 2 kilometrelik parkur, toplamda 2 buçuk saat süren zorlu ama bir o kadar eğlenceli bir maceraya dönüştü. Yosun tutmuş kayaların üzerinden dikkatle geçtik, devrilmiş ağaçların altından eğilerek ya da üzerinden atlayarak yolumuza devam ettik. Kısa şelalelerle karşılaştığımız yerlerde ise hem dikkatli hem heyecanlı adımlarla ilerledik. Her anı ayrı bir deneyim olan bu yürüyüş, katılımcılarımızın doğayla olan bağını daha da güçlendirdi.
Zorlu geçişlerin ardından meşhur havuzlar bölgesine ulaştık. Burası, adeta doğanın sunduğu bir ödül gibiydi. Herkesin yüzünde bir tebessüm, bedeninde tatlı bir yorgunluk vardı. Serbest zaman molasında katılımcılar diledikleri gibi dinlendi, yüzdü, güneşlendi ya da sadece doğayı izleyerek huzur dolu dakikalar geçirdi. Bu alan, faaliyetin en keyifli ve sosyal anlarına sahne oldu.
Molanın ardından yeniden toparlanarak servis aracımıza döndük. Üzerlerimizi değiştirip kurulanmanın ardından, günün yorgunluğunu keyifle taçlandırmak için Çayırhan Gölü kıyısına doğru yola çıktık. Göl kenarında verdiğimiz molada kimimiz göl kenarındaki iskelede yürüyüş yaptı, kimimiz doğayı seyrederek içsel bir dinginlik yaşadı, kimimiz ise çevredeki mekanlarda yemek yiyerek günün enerjisini tazeledi. Bu mola, faaliyetin ikinci huzur durağı oldu.
Zaman ilerledikçe, faaliyetin sonuna yaklaşmanın hüznü ama bir o kadar da dolu dolu geçirilen bir günün tatmini içimizde yer etti. Servisimize binerek başladığımız noktaya, Kızılay’a doğru yola koyulduk. Katılımcılarımızla birlikte gerçekleştirdiğimiz bu doğa yolculuğunu başarıyla tamamlamış olmanın gururunu yaşadık. Kızılay’da vedalaşırken, her bir sporcuya bu güzel günü unutulmaz kıldıkları için teşekkür ettik ve bir sonraki macerada görüşmek üzere sözleştik.