29 Haziran Pazar sabahı, haftanın güneşli günlerinden farklı olarak gri bulutların gökyüzünü sardığı bir havayla yola çıktık. Ancak biz doğaseverler için hava koşulları yalnızca bir ayrıntıdan ibaretti. Eskişehir’in saklı güzelliklerinden biri olan Gürleyik Şelalesi’nde gerçekleştireceğimiz dere yürüyüşü için hepimiz sabırsız ve heyecanlıydık.
Beypazarı’na vardığımızda yağmur etkisini artırmıştı. Ancak servis aracındaki enerjimiz bir nebze bile azalmadı. Yüzlerde ne tereddüt vardı ne de geri dönme düşüncesi. Aksine, doğanın bu kapalı havası bize ayrı bir macera havası sunuyordu. Gürleyik Köyü’ne ulaştığımızda kısa süreliğine de olsa güneş yüzünü gösterdi. Ama uzaklardaki koyu bulutlar bize hâlâ temkinli olmamız gerektiğini fısıldıyordu.
Yürüyüş öncesi kıyafetlerimizi uygun ekipmanlarla değiştirdik, son hazırlıklarımızı yaptık. Ardından Gürleyik Köyü’nden başlayarak yaklaşık 2 kilometrelik keyifli bir köy yolunda yürüyerek dere kenarına ulaştık. Yol boyunca doğanın sakinliği ve köy atmosferi, yürüyüşümüzü adeta bir açık hava terapisine dönüştürdü.
Dereye ulaştığımızda ilk olarak derenin berrak sularında yüzen balıkları selamladık. Ardından kısa bir bilgilendirme yaparak suya girdik ve macera resmen başlamış oldu. Başlarda diz seviyesini geçmeyen su, ilerledikçe bel hizasına ulaştı. Bazı yerlerde akıntının gücüne kendimizi bırakmak kaçınılmazdı ve elbette bu anlar eğlencenin doruk noktasıydı.
İlk bir saat içerisinde güneş, yerini bulutlara bırakmıştı. Hava biraz daha serinlemişti ama ekip olarak her koşula hazırlıklıydık. Hafif çiseleyen yağmurun altında, ılık suyun içinde yürümek ise bize beklenmedik bir konfor sundu. Havanın zorluklarına rağmen ne enerjimiz azaldı ne de keyfimiz.
Dere rotasının ikinci yarısına ulaştığımızda su seviyesi yer yer boyumuzu aşmaya başlamıştı. Bazı noktalarda yüzmek zorunda kaldık. Yüzme bilmeyen katılımcılarımıza ekip ruhu içinde destek olduk ve herkesin güvenli şekilde ilerlemesini sağladık. Bu noktalar, hem dayanışmanın hem de özgüvenin pekiştiği anlardı.
Gürleyik’in meşhur “havuzlar bölgesine” ulaştığımızda bulutlar tamamen dağılmış, güneş yeniden tüm parlaklığıyla ortaya çıkmıştı. Bu fırsatı değerlendirerek katılımcılarımıza serbest zaman verdik. Derenin berrak ve serin sularında son bir yüzme molasıyla doğayla vedalaştık.
Servis aracına ulaştığımızda çoğumuzun kıyafetleri güneşte kurumuştu bile. Yine de üstümüzü bir kez daha değiştirdik ve dönüş yoluna geçtik. Yol üstünde, Çayırhan Mahallesi göl kenarında bir saatlik yemek ve ihtiyaç molası verdik. Manzara eşliğinde dinlendikten sonra yola devam ettik. Yaklaşık iki saatlik bir yolculuğun ardından Ankara Kızılay’da faaliyetimizi güvenli ve mutlu bir şekilde sonlandırdık.
Bu faaliyet, doğanın sürprizlerine karşı hazırlıklı olmanın ve ekip olmanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösterdi. Her bir katılımcımız hem fiziksel hem de zihinsel olarak doğayla iç içe olmanın keyfini yaşadı. Gürleyik Şelalesi, anılarımızda bir doğa klasiği olarak yerini aldı.